Müslüman ülkelerin kurtuluşa giden tek yolu, Kelime-i Tevhid bayrağı altında birleşmekten geçer. Bu da ancak Kur’an ve sünnetle yeniden barışmak, İslam tarihinden ders almakla mümkündür.

Bugün İsrail ve arkasındaki siyonist güçler, Müslüman kanı dökerek doymamakta; vahşetlerini her geçen gün artırarak sürdürmektedir. Onlara destek veren devletler ve güçler, menfaatleri doğrultusunda bu desteği sürdürmeye devam edeceklerdir. Ancak Müslümanlar tek vücut olup birlik içinde dururlarsa, karşılarında bir kaya gibi dimdik durduklarında, o zaman bu zalimler haddini bilecektir.

Allah, Müslümanlarla beraberdir. Ama bu beraberlik, yalnızca hak yolda yürüyen, hakikatin izinden giden samimi Müslümanlar için geçerlidir.

Bu nedenle, Müslümanların yapması gereken tek şey vardır: Teferruatları bir kenara bırakıp yeniden birlik olmak. Aksi takdirde bugün Filistin’in başına gelenler, yarın diğer İslam ülkelerinin de başına gelecektir. Yurtlar işgal edilecek, namuslar çiğnenecek, değerler ayaklar altına alınacaktır. Bu dünyada da, ahirette de büyük bir felaket yaşanacaktır.

İslam ümmeti olarak hem dünyamızı hem de ahiretimizi kurtarmanın tek yolu, ümmet bilinciyle hareket etmektir. Her Müslüman ülke kendi çıkarını bir kenara bırakıp ümmetin menfaatini öncelemeli, siyonizme karşı kaya gibi sağlam durmalıdır.

Elbette bu kolay bir iş değildir. Ancak Müslüman ülkelerin istihbarat ve siyasi kurumları bu birliği organize etmeli, bir an önce bu adım atılmalıdır. Keşke bu birlik daha önce sağlanabilseydi... Belki o zaman Filistin bugün bu halde olmazdı.

Bugün Filistin’de çocuklar açlıktan ölüyor, kadınlar, yaşlılar bir ekmek, bir bardak su için kilometrelerce yol yürüyor. Bu tabloyu gören ama sessiz kalanlar, bu hale göz yumanlar utansın! Ve evet, Müslümanlar da utansın. Çünkü bu zulüm karşısında birlik olamayanlar hem dünyada hem de ahirette ağır bir bedel ödeyeceklerdir.

Ey dostlar! Bu yaşananlar bir imtihandır. Tıpkı Hz. Musa zamanında Firavun’un çocukları öldürmesi gibi... O dönemde yaşananlar nasıl bir ibret vesilesiyse, bugün yaşananlar da Müslümanların silkelenip kendine gelmesi için bir uyarıdır. Ne var ki hâlâ birçok Müslümanın burnu bile yanmıyor. Demek ki kalplerde zerre kadar İslamiyet kalmamış... Bu, gerçekten çok vahim bir durumdur.

İsrail’in vahşeti, ancak karşısında sert bir duruş, sağlam bir birliktelik gördüğünde durur. Aksi takdirde bu zulüm tüm İslam coğrafyasına yayılır ve hem dünyamız hem ahiretimiz cehenneme döner.

Çünkü Allah’ın emirlerine uymayanların hem bu dünyası perişan olur hem de ahireti...

Rabbimiz! Müslümanlara şuur ver, hidayet ver. Onlara birlik ve beraberlik nasip et. Kudret Senin, kuvvet Senin. Yardım da ancak Sen’dendir.