Finlandiya’da düzenlenen bir koşu yarışmasında İsrailli bir sporcunun yaptığı kafa hareketi, birçok kişi tarafından sembolik bir tehdit olarak algılandı. Bu hareketin anlamı, “Filistin’de yaptıklarımızı dünyanın her yerinde yapabiliriz” mesajını taşıyor olabilir. Böyle bir davranış, sadece Filistin halkına değil, tüm insanlığa yönelik bir tehdit niteliğindedir. Bu tarz eylemler, küresel barışa, özgür yaşama ve insan haklarına açık bir saldırı anlamına gelir.
İsrail’in politikalarını ve saldırgan tutumunu koşulsuz destekleyenler, bu suça ortak olmaktadır. Kur’an-ı Kerim’de Allah, zalimlerle birlik olunmamasını emreder. Onlarla işbirliği yapanların yardımcısı Allah olmayacaktır. Ne yazık ki bugün birçok Müslüman ülke, ya bu zulme sessiz kalmakta ya da dolaylı olarak desteklemektedir. Bu da onları yalnızlığa mahkûm eder ve ilahi yardımın kesilmesine neden olur.
İsrail’in Filistin’de yaptığı katliamlar, modern tarihin en acımasız saldırılarından biridir. Sivillerin hedef alınması, çocukların ve kadınların katledilmesi insanlığın vicdanını kanatmaktadır. Ne yazık ki bu vahşet karşısında İslam dünyası yeterince güçlü ve etkili bir tepki gösterememiştir.
Bugün gelinen noktada, küresel bir tehdit hâline gelen bu anlayış, sadece Filistinlileri değil tüm insanlığı hedef almaktadır. Bu, uluslararası hukukun hiçe sayılması, insanlık değerlerinin ayaklar altına alınmasıdır.
Ancak unutulmamalıdır ki zulüm ile abad olunmaz. Zulme karşı durmak, insan olmanın, vicdan sahibi olmanın gereğidir. Allah, zalimlere merhamet etmez. Müslümanların uyanması, yeniden bilinçlenmesi ve Kur’an’a, Hz. Muhammed’in metoduna dönmesi gereklidir.
Dualarımız, mazlum halkların yanındadır. Allah, tüm insanlığa vicdan, Müslümanlara ise basiret ve birlik nasip etsin. Filistin'de ve dünyanın dört bir yanında adaletin tesis edilmesini diliyoruz.