Cumhuriyetimiz ile aynı yaşta olan 100 yılını geride bırakan Siverek İrfan Gazetesi'ni haberleştirmek adına Mehmet Ustanın misafiriydik, haber çekimlerimiz sırasında derin duygulara kapıldık. Haberin ardından o duydu dolu anları yazıya taşımak istedim. Aslında bu yazıyı daha önce yazacaktım fakat bugüne kısmet oldu.
101 yıllık bu köklü gazete, onca zorluğa rağmen yaşatılmaya çalışılıyor. Ancak dijitalleşen dünyada basılı gazetelerin ayakta kalma mücadelesi her geçen gün daha da zorlaşıyor.
Gazetenin imtiyaz sahibi, anlatırken gözyaşlarını tutamayarak gazeteye sahip çıkılmasını istedi. Belki bu meslekle ilgisi olmayanlar için bir gazetenin varlığı sıradan bir şey gibi görünebilir. Ancak mürekkep kokusunu bilenler, o sayfaların arasına saklanmış emekleri, hayalleri ve mücadeleyi çok iyi anlar. Bir gazete sadece haberlerin toplandığı bir yer değil, aynı zamanda bir şehrin hafızası, geçmişin bugüne taşınan sesidir.
İrfan Gazetesi'nin imtiyaz sahibi 86 yaşındaki Mehmet Göyüç, babamın ustasıydı. Babama mesleği öğreten ustanın haberini yapmak benim için büyük bir gurur kaynağı. Babam, bu mesleği Mehmet Usta’dan öğrendi, ben de babamdan öğrendim. Gerçi "öğrendim" demek belki fazla iddialı olur; çünkü onların çektiği zorlukları ben yaşamadım. Babamın ve Mehmet Usta’nın daktilo sesleri arasında haber yetiştirmeye çalıştığı, soğuk kış günlerinde baskı makinesinin başında üşüyerek mesai yaptığı günler hep anlatılırdı. Bizler bugün haberlerimizi birkaç tuşla yazıp saniyeler içinde okurlara ulaştırabiliyoruz. Oysa onlar, her harfi özenle dizerek, gazete sayfasına emeklerini ilmek ilmek işleyerek çalıştılar.
Mürekkep kokusu, ustadan çırağa, babadan evlada geçen bir mirastır. Kağıda dokunduğunuzda hissedilen o sıcaklık, sadece bir haber değil, yılların emeğidir.
101 yaşındaki İrfan Gazetesi'nin haber çekimlerini tamamladıktan sonra röportaj kısmına geçtiğimizde, adeta geçmişe yolculuk ettik. Ben sorularımı yöneltirken, Mehmet Usta'nın gözleri uzaklara daldı. Geçmişi, anıları bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçti. Gözyaşlarını tutamadı. Onun gözlerinde sadece bir gazetenin değil, koskoca bir meslek ahlakının, fedakârlıkların, uykusuz gecelerin izleri vardı. Haber yapmak için gittiğim bu gazetede, babamın mesleğe nasıl başladığını, Mehmet Usta ile baba-oğul gibi yıllarca süren çalışma serüvenlerini de dinleme fırsatı buldum.
1923 yılında kurulan İrfan Gazetesi, o günden beri bu şehirde yetişen tüm gazetecilere bir okul oldu. Ancak sadece gazeteciler değil; avukatlar, doktorlar, öğretmenler ve birçok meslek erbabı da burada yetişti.
Babam, İrfan Gazetesi'nin en eski elemanlarından biriydi. Çocuk yaşta çırak olarak başladığı bu gazetede 25 yıl çalışarak usta oldu ve ardından kendi iş yerini kurarak mesleğine devam etti.
Bu gazete, sadece bir basın kuruluşu değil, şehrin belleği, geçmişten geleceğe uzanan bir köprü. Belki de son sayfalarına yaklaşan bir kitabın son satırları. Ama hâlâ yazılmaya devam eden, hâlâ yaşatılmaya çalışılan bir emek hikayesi…